Aştığımı sandığım bir (hayır tabi ki bir gibi gözüken ama aslında daha fazla olan) korkumun hortladığı bir ilişki içindeyim. Ya ben biticem ya da ilişki. Kesin ilişkiden önce ben biterim. E zaten ben bitince de…
Yanlış anlaşılmaktan hep korkmuşumdur. Yani anlaşılmak deyince her şeyi full karşı tarafa atıyormuş gibi oluyo ama öyle değil. O işin artık son durağı oluyor. Eskiden biriyle iletişemediğimde “ben sosyal bilimciyim yaa, nasıl anlatamam” diye kafayı yerdim. Sinirden elim ayağım titrerdi falan.. Sonra elimden gelenin en iyisinin yapıp olayı karşı tarafa bırakmayı öğrendim. Bi süre de güzel gitti. Hani bi yerde “anlamıyo ya mal, ben napabilirim ki” demek çok okey yani. Hem de kolay.
Ama şimdi şöyle bi sıkıntı var; karşımdakinin zeki olduğunu biliyorum. Anlatabildiğimi düşünmüyorum yani belli ki anlatamıyorum (evet sosyal bilimciyim bunu nasıl anlatamam.dan tutun kelimeleri seçmek, doğal olmak akışta konuşmak, objektif bakmak vb hepsinin içinde olduğu bir karma savaş başladı yine) ve “anlamıyorsun” ifadesi ile karşılaşıyorum. Sürekli. O kadar deneyime, bilgiye, ilgiye, açıklığa ve anlayamıyorum/anlamadım diyebilme yetime ve bunların üstüne anlamaya çalışmama ve aslında gerçekten anlamama rağmen anlayamıyor olmakla yüzleşiyorum. Şimdi bi de şey geldi yani tüm bunlara ek olarak, anladığımı nasıl anlatabilirim?.
New Struggle Loaded.!
Bu sürekli anlatma çabası ve bunda bu kadar zorlanmak beni çok yoruyo. Böyle debelenip debelenip en sonunda artık olmuyor dediğim yerden sonra başka eylemler geliyor. Sonundaki eylemimi de kestiremiyorum. Artık limanlar mı yakılır, sular mı çekilir, insanlar mı aşağılanır, kavga mı edilir, bende sonsuz bir sessizlik mi oluşur, hayatımdan mı çıkarılır bilmiyorum.
O yüzden de kendime pek güvenmiyorum ne yapacağım belli olmaz. E o belli olmadığı için de kendimce çırpına çırpına kendimi bitiririm. Çünkü ben buyum. Herkesten her şeyden önce kendimi bitiririm. Çözüm arayışının ya da o anlatma çabasının işte neyse, yolu ne olursa olsun, o sondaki eylem ne olursa olsun önce kendimle boğuşurum. Süreç fark etmeksizin önce hep ben biterim.
Ayy öz sevgiye, öz şefkate bak yaaa harika!
Yazınca ne kadar kısa oldu be, bunu konuşsam en az bi’ yarım saati fln vardı bence. Şimdi 30 saniye. Allahım iyi ki podcast yapacak kadar özgüvenim falan yok da buraya böyle kimsenin okumayacağı şeyler yazıp duruyorum.
Commentaires