Doğayla bir olduğumuzu, doğanın içinde olduğumuzu, doğayla yaşadığımızı ve aslında doğa olduğumuzu ne zaman anlayacağız?
Bunu daha nasıl anlatabiliriz? Canımız acır, içimiz yanar, sonrasında suyla söndürürüz. Kimimiz için bu su göz yaşı, kimimiz için bir bardak su, kimimiz için çay/kahve olur. Hava olmazsa ölürüz, tek bir nefesimiz, iki saniyelik havayla buluşmamız bize hayat verir, derin bir nefes bizi kendimize getirir. Bedenen, zihnen, ruhen topraklanmaya, rahatlamaya, enerjimizi resetlemeye, bağlantı kurmaya ihtiyacımız olur.
Elementlerle yaşıyoruz, bunu nasıl göremiyoruz!? Toprak, su, ateş, hava. Hepsi biziz. Hepsi doğa. Biz BİRiz, biz bütünüz, biz aynıyız. Yanan ağaçlar, ölen hayvanlar, tükenen ekinler değil, hepsi BİZİZ. Doğa o kadar güçlü ki, kendini elbet yenileyecek; peki biz, bizim gücümüz buna yetmez! İnsan doğayla yarışamaz. Onunla bütünleşirsek güçlü oluruz biz… Yeryüzünden gökyüzüne ne varsa hepsi bize dokunuyor, korumadığımız, özen göstermediğimiz ne varsa yine bize geliyor. Doğa, evren bizimle iletişimde, biz bunu görmezden, duymazdan geldikçe, aslında kendimizi yok sayıyoruz… Doğayı o kadar dinlemedik ki, şimdi etrafımız, sel, yangın, hortum…
Ateş yakar, yok eder ki yeniler yeşersin, var olsun. Umarım ülkemin ateşi güzel günlere gebe olsun!
Ne güzel yazmışsın💛💙