top of page

Etiketler & Davranışlar

Bir süredir (ya da uzunca bir zamandır, emin olamadım 🤔) beni rahatsız eden bir durum etiketlerimiz ve bunların getirdiği davranışlara maruz kalmak. Kendimi eğitmeye, algılarımı düzenlemeye ve kendime hatırlatmaya, karşı tarafın davranışlarının da beni etkilemesine izin vermemeye çalıştığım bir konu bu.


Özellikle iş ortamında hiç tanımadığım ya da yeni tanıştığım birine mail atarken, iletişime geçerken “siz” diye hitap etmeyi tercih ederim. Aynı şey kargo görevlisi, marketteki kasa görevlisi veya apartman görevlimiz için de geçerli. Hem bir saygı göstergesi olduğunu hem de iki taraf için de bazı sınırların korunması için gerekli bir yaklaşım olarak görürüm.

Geçen bir mail geldi, bir öğrenci ölçek için izin istiyor. Hocasının adını mailde belirtmesi ona yeterli gelmiş olacak ki, ne bir konu başlığı ne bir girizgah var, lütfedip bana sormuş, ben de ilgili ölçeğin temininin sağlanmasından sorumluymuşum gibi.. Belki 10 dakika sonra bir hoca mail attı, konu aynı. Mail saygılı bir rica maili. Ayrıca bu hocam benim doktora yeterlik sınavıma girmiş bir hoca. Olay eğitimde üstün olmak ya da olmamakta değil. Olay içerde bence. Küçük gösterdiğiniz için size saygı duymayanlar, kadronuz/titriniz/deneyiminiz (neyse ilgili meslek dalındaki karşılığı) onlardan düşük olduğu için (ya da kadronuzu bilmedikleri için) sizi görmezden gelenler,küçümseyenler, kendilerini ‘üstün’ sananlar, yukardan bakanlar… Ücret ödediği şeyin hizmet olduğunun farkına varmadan, sizi satın aldığını sanan ve üzerinizde üstünlük kurmaya çalışan, hadlerini bilmeyenler. Kendi problemlerini sizin üzerinizden kusanlar… Acınası geliyor bana bazen.


Üzerimize bir ürünmüşüzcesine etiket yapıştırınca insan mı oluyoruz acaba? Meslek etiketi, gelir etiketi, ünvan etiketi, marka etiketi… Sıkı sıkı bağlıyız etiketlere. Etiketler bizi tanımlıyor adeta. Etiket de gördüğümüz bir şey değil mi? Kağıtta yazan ünvan, sosyal medyadaki bir poz, üzerimizdeki bir kıyafet. Etiketler o kadar çok ve önemli ki, gözlerimiz baksa da görmüyor derinleri. Belkide görmek istediği şeyi, işine gelen şeyi görüyor. Mesela sosyal medyasında hiç afilli yoga pozu paylaşmayan yoga hocası kötü, fiziksel olarak muazzam pozlar yapabilen ve bunu gösteren yoga hocası çok mu iyi? Reklam yapabilen çok iyi, yapamayan çok mu kötü? Gösteren bilgili, göstermeyen bilgisiz mi? Etiketlerimizde görünenlerden mi ibaretiz? O kadar alışmışız ki buna, bence öyleyiz. Renkli ambalajlarımızın altında kırık kalplerimiz, hüzünlü bakışlarımız, şen kahkahalarımız, rollerimizin yükünden yorgun düşmüş omuzlarımız, fark edilmeyi bekleyen yeteneklerimiz, bizi terk etmeyi bekleyen üzüntülerimiz, anlaşılmayı bekleyen duygularımız, paylaşılmayı bekleyen bilgilerimiz var.


Yalın mı demişti “ah şu gönül gözünden görmek dedikleri…..”


Önce kendi etiketlerimizin altına bakabilmeliyiz. Bakabilir miyiz? Çıkarabilir miyiz o etiketleri? Zorlanırız bence. Ama çıkarırız. Çünkü özümüzde hepimiz aynıyız.


Teşekkürler sevgili günlük, teşekkürler okuyan sen, teşekkürler ben.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Tercihler...

bottom of page